Yaşamın kökeninin gizemi çözüldü: Kaplıcalar yaşamın kıvılcımını yaktı! – Son dakika hayatı, haberleri keşfedin
Dünya üzerinde yaşamın nasıl ve nerede başladığı sorusu bilim adamlarını uzun süredir meşgul eden bir sorudur. Geleneksel olarak, derin denizdeki hidrotermal menfezler yaşamın potansiyel doğum yeri olarak kabul ediliyordu. Fakat Doğa iletişimi Research dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, karadaki kaplıcalarda da benzer kimyasal reaksiyonların meydana gelmiş olabileceğini ortaya koyuyor.
KAPLICALARIN ÖZEL DURUMLARI
Araştırmanın ortak yazarı Jingbo Nan bir açıklamada şunları söyledi: “Potansiyel bir yaşam beşiği olarak karasal kaplıcaları inceleme ilhamı, derin deniz hidrotermal menfezlerinden önemli ölçüde farklı olan benzersiz koşullardan geliyor.” dedi. Nan, karasal ortamların güneş ışığına daha kolay erişilebildiğini, bunun da erken dönem biyokimya için önemli olan fotokimyasal reaksiyonları tetikleyebileceğini ekledi.
HAYATIN ACİL DURUMUNA DESTEK OLABİLİRDİ
Kaplıcalar, yer yüzeyinin altındaki volkanik aktiviteyle ısıtılan kaplıcalardır ve demir sülfitler gibi zengin mineraller içerir. Bu mineraller yaşamın oluşumunu tetikleyebilecek ilk kimyasal reaksiyonlarla ilişkilendirilmiştir. Demir sülfür bileşikleri, canlı organizmaların karbondioksiti organik moleküllere dönüştürdüğü temel bir süreç olan karbon fiksasyonunda önemli bir rol oynar. Bakteriler ve bitkiler de dahil olmak üzere tüm yaşam formları için temel olan bu süreç, yaşamın devamlılığını sağlar. Karbon fiksasyonuna yardımcı olan birçok protein, kaplıcalarda ve derin deniz kaynaklarında bulunan demir sülfitlere benzeyen demir-kükürt kümeleri içerir. Araştırmacılar, bu grupların tüm yaşamın evrimleştiği en son evrensel ortak ataya dayandığına inanıyor.
HAYATIN BAŞLANGICINA YENİ BİR BAKIŞ
Bu yeni araştırma, erken Dünya'da karbon sabitlenmesinin meydana gelebileceği koşulların kapsamını genişletiyor ve bunun derin denizle sınırlı olmadığını gösteriyor. Bulgular, demir-kükürt kimyasının hem karasal kaplıcalarda hem de su altı kaynaklarında cansız maddeden canlı maddeye geçişi kolaylaştırmış olabileceğini düşündürmektedir.